(ÖLÜM ÇIĞLIĞI)
Yaşam… Canlı türlerinin hayatta kalma mücadelesinden ibaret…
Belgesellerde izlediğimiz aslanın savunmasız ceylanı avlaması, bahçemizde kedinin serçeyi yakalaması, keçilerin filizleri yemesi acımasız gözüküyor olsa da hayatın ta kendisi. Nitekim insanoğlu yaşam mücadelesinde güvenliğini sağlamak, karnını doyurmak için canlılar üzerinde etkin bir avcıdır. Canlıların yaşam mücadelesinde karşı karşıya kalması kimi zaman türün varlığını tehdit edecek düzeyde yöntemler geliştirmesiyle neticelenmektedir.
Gözle göremediğimiz, bakteri olarak adlandırdığımız canlı türleri insanla iç içe yaşam sürmektedir. Bazı türleri zararlı etkiler gösterse de, fermente gıdaların üretimi, vücut direncinin artırılması, barsak florasının oluşturulması gibi birçok faydalı aktivite de sergilemektedir.
Metabolizmada hastalık yapıcı bakteri türleri için insanoğlu “antibiyotik” kullanmaktadır. Antibiyotik gibi ölümcül tehditle karşılaşan bakteri “ölüm çığlığı” atarak neslinin devamını sağlamak üzere son görevini yerine getirmektedir. Sosyal yapılaşmanın bir örneği olduğunu ifade eden bilim insanları bakterinin ölüm sırasında bir kimyasal ürettiğini ifade etmektedir. Bu kimyasalı algılayan türün diğer üyeleri ortamdan uzaklaşmaya çalışmakta ve böylece yaşam şansları artmaktadır.
Yürütülen bilimsel bir çalışmada antibiyotik kaynaklı ölen hücrelerden gelen sinyalleri dikkate alan bakteri grubunun %75’lik kısmı hayatta kalmayı başarmıştır. Ortamdan uzaklaşmakla kalmayan bakteri grubunun antibiyotiğe karşı direnç geliştirmek için zaman kazandığı da ileri sürülmektedir.
Demem o ki; lavaboda temizlik maddesiyle karşılaştığında çığlık atan bakteri reklamları gerçekmiş.