ERKEKLERİN GÜNLÜK MARKETE GİTME SAYILARI DA TABLODA YER ALSIN.
ERKEKLERİN GÜNLÜK MARKETE GİTME SAYILARI DA TABLODA YER ALSIN.

ERKEKLERİN GÜNLÜK MARKETE GİTME SAYILARI DA TABLODA YER ALSIN.

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Hocam Ramazan bitti gidiyor. Acaba bizden memnun kaldı mı ki?” Nükteli cevap gecikmemiş: “Kalmıştır elbet. Memnun kalmasa her sene on gün erken gelir miydi?”

Sanırım Covid de öyle… Bir geldi ki gitmiyor bir türlü hayatımızdan.

Bir yılı aşkın süredir pendemi, virüs, mutant, kapanma, kısıtlama, yasak, sosyal mesafe, maske, hijyen kelimelerini öğrenmiş hatta hayatımıza entegre etmiş bulunmaktayız. Peki bu süreçte hayatımıza nasıl dokunuşlar yaptık?

Yeni normal düzenine alışmak hiç kolay olmadı. Derler ya gelen gideni aratır. Günlük rutinlerimizi, şikâyetlerimizi, angaryalarımızı mumla arar olduk. Bir de gerçekçi boyutundan bakarsak erişimi, kişisel gelişimi kolaylaştıran teknolojilere de adapte olduk bu süreçte.

Raflarımızda toz tutan romanlarla tanışma fırsatı buldu birçoğumuz. Zamansızlıklar, mesafeler nedeniyle erişemediğimiz kişisel gelişim sohbetlerine katılır olduk. Hatta uzmanlık alanlarımıza yönelik sertifikasyon programlarına dahil olduk ev konforunda. Hepimizin içindeki şefler çıktı ortaya. Ekmekler, yoğurtlar, kekler, çeşit çeşit et yemekleri sergilendi masalarda. Daha fast-food suz, daha sağlıklı öğünler girdi hayatımıza. Ev tadilatları yaparken de hepimiz birer tecrübeli ustaydık.

Birlikte yaşadığımız aile bireyleriyle daha kaliteli zaman geçirir oldu bazılarımız. Bazılarımız da telefonun diğer ucunda sevdiklerimizin sağlıkla sesine duymanın şükrünü bilir oldu.

En olmaz gördüğümüz aktiviteleri de kabullenir olduk bu süreçte. Mesela market alışverişinden hiç anlamayan erkekler karantina günlerinde çevredeki tüm marketleri, manavları, pidecileri öğrenir hale geldi. Hatta rafları, ürünleri tanımakla kalmadı, reyon görevlilerinin mesai saatlerine karışır oldu. Komşunun köpeğini gezdirmek için sıraya giren apartman sakinleri de cabası…

Zaman… Panzehri içinde barındıran düşman…

Ya ellerimizden kayışını kabullenip yönetmeyi bilmek gerek ya da uçuşunu seyredip mazeretler üretmek…