Gün geçmiyor ki 2020 bize yeni sürprizler sunmasın. Yılbaşı itibariyle Dünya’nın farklı bölgelerinde yaşanan doğal afetler, seller, yangınlar, depremler derken küresel anlamda tüm dengeleri alt üst eden virüs salgını…
Bireysel anlamda yeni dünya düzenine ayak uydurma çabalarımız devam ederken devletler de birçok açıdan zorlu sınavlar vermekte. Ülkeler pandemi kaynaklı yaşanmakta olan ve yaşanması muhtemel durumlara yönelik sağlık sistemlerini sorgularken pandeminin direk ve dolaylı ekonomik etkileri de öngörülemez boyutlara ulaşmakta. Pandeminin farklı kıtalara hızla yayılmasıyla birlikte perakende gıda satışları kontrolsüz bir hal almış, bazı ülkelerde gıda erişiminde yaşanan zorluklar ve endişeler hane bazında ürün stoklama noktasına ulaşmıştır. Nitekim sürecin kestirilemez boyutta oluşu ülkeleri tarımsal üretimlerini ve stoklarını gözden geçirme zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir.
Dünya’nın en büyük buğday ihracatçısı konumunda olan Rusya Mart ayında bir süreliğine buğday ihracatını sınırlayıp, stokları belli noktaya ulaşana kadar buğday ihracatına kota koymuştur. Avrasya Ekonomik Birliği de kıtlık riskine karşı soğan, sarımsak, pirinç, darı, soya fasulyesi, ayçiçeği başta olmak üzere birçok ürünün ihracatına belirli dönemlerde kotalar koyarken gıda maddelerinin ithalatına yönelik vergileri indirme yoluna gitmiştir. Türkiye’de soğan, patates, limon gibi ürünlerin ihracatını özel izne bağlayarak gıda erişimine engel olmayacak tedbirleri ivedilikle hayata geçirmiştir. Diğer yandan Dünya’nın en büyük tahıl ithalatçısı olan Mısır tarımsal ürünlerde stokların artırılması kararı alırken Filipinler de pirinç stoklarına yönelik hızlı adımlar atmıştır.
Tarımsal üretimde ciddi sıkıntılar kaydedilmemesine rağmen ihracat yasakları, fiyat artışları, gelişmekte olan ülkelerin yerel para birimlerindeki sert değer kayıpları, lojistik kaynaklı sorunlar, stokçuluğun kontrolsüz boyutlara ulaşması Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun gıda kıtlığına karşı uyarılarına neden olmuştur.
4.54 milyar yaşında olan gezegenimiz küresel ısınma sürecine büyük bir nüfusla girmektedir. Tarımsal arazilerin hızla azalması, su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı, doğal afetlerin üretime verdiği zarar, sera gazlarının salınımı gibi çeşitli faktörlerin gıdaya ve suya erişimde zorluklara neden olabileceği öngörülmekte. Farklı virüs salgınları ve nükleer sızıntı beklentilerine yönelik satır arası yazılar da düşünüldüğünde ülkelerin tarımsal üretim planlarını gözden geçirmeleri gerekmekte. Kıtlık savaşları kapıda…