Hangi çağda yaşıyoruz?
Teknolojik gelişmeler insanlık tarihinde kırılma noktası olmuştur çoğu zaman. Tekerleğin icadı, yazının bulunması, matbaanın keşfi, gemilerin karadan yürütülmesi tarihe yön veren teknolojileri barındırmaktadır. 1789 yılında Fransız Devrimi’yle başladığı ifade edilen Yakın Çağ’da yaşıyor olduğumuz kayıtta olsa da Endüstri 4.0, nesnelerin interneti, sanal dünyanın gerçeğimiz olması kimilerine göre çağ atlattı, haberimiz yok.
Son bir yılda hayatımızda neler değişmedi ki? Komşumuzla paylaşmadan çatal sürmediğimiz yemeklerimiz, sosyal medyada fotoğraflamadan yenmez oldu. Üstümüzde denemeden almadığımız kot pantolonun, ekran üstünde görseline para harcar olduk. Tatmadan almadığımız siyah zeytinleri tıklar olduk. Arkadaşımızın hastalığını “like”lamamız ise cabası…
Gelelim Covid19’la tepetaklak olan iş düzenimize. El sıkışarak yapılan pazarlıklar, hedef tutunca içilen keyif kahveleri, maç yorumlarının taşındığı öğle yemekleri, gülüşmelerin saklandığı sıkıcı toplantılar… Sahi hangisi bugün hayatımızda?
Mesaiye geç kalındığında, tıraşsız ise gidildiğinde, ütüsüz gömlek giyildiğinde, ofiste en sevdiğimiz spor ayakkabıyı giymek istediğimizde kaşları çatılan müdür yok artık. Yerini somurtan imojilere bırakalı oldu biraz. Çünkü ofis koltukları yerini evlerin mutfak sandalyelerine bıraktı Covid19’un hayatımıza girmesiyle. Artık eşofman altları, ev terlikleriyle toplantılara “online” katılmak mümkün. Çünkü artık “uzaktan” çalışıyoruz. Arkadaşlarımıza mesafeli, gülümsemelere maskeliyiz.
Birçok büyük şirket Covid19’la yaygınlaşan uzaktan çalışmaya kalıcı olarak başladığını duyurdu. Fiziki yapılan değerlendirme toplantılarının online kolaylığı ve ekonomikliği ise “anlık konumların” iş yaşantısında çok da önemli olmadığını ispatladı birçok firmaya.
Çok değiştik, çünkü dijitalleştik.
Tarih sonrası çağların tam olarak neresindeyiz bilmiyorum.
Ama bilen varsa, lütfen konum atsın…