Hatırlayın eski yılları. Ufak bir araç seyahati sonrasında araç camları, farlar sinek kaplı olurdu. Sahi nerede o ölümüne bizimle seyahat eden sinekler?
Dünyamız çok ince detaylarla tasarlanmış bir ekosistemin parçasıdır. Her yaratık bu geniş puzzleda anlamlı bir detaydır. Puzzle parçasını kaybedersek ne olur? Tablo eksik, tablo yarım, tablo anlamsız kalır. Yaşadığımız yüzyılda insanoğlunun yaptığı tam olarak da bu. Bilinçli veya bilinçsiz şekilde yaşam düzenini hızla boşluğa sürüklemek…
Her detay, bütünün anlamlı bir fonksiyonu olmakla birlikte, zaman zaman insanın cehaletinde hor görülen ayrıntılara dönüşebilmektedir. Tıpkı sinekler gibi. Gazete parçasıyla kovaladığımız sinekler, yiyeceklerimizin etrafında gördüğümüzde huylandığımız sinekler anlamlı bütünün neresinde?
Sinek larvaları gelişmek üzere enerjiye ihtiyaç duyarlar. Bu enerjiyi atıklardan veya ölmüş canlı tabakalarından sağlarlar. Böylelikle atıkların sağlıklı dönüşüm yolculuğunda kokusuz bir denge kurarlar. Bakteri, virüslerin gelişme ortamlarını inhibe ederler. Diğer yandan ekosistemde kilit rol üstlenen kuş, balık, örümcek, yarasa ve sayısız canlı için temel besin olarak kullanılabilmektedir.
En küçük yapıtaşından, en gelişmiş organizmasına kadar ekosistem bir bütündür. Yerinden oynatılan her taş geri dönüşümsüz sonuçlar doğurabilir kimi zaman.
Canlıların yuvaları olan ağaçları kesip beton dökmekle, su yataklarına çeşit çeşit kafeler yapmakla övünür oldu insanoğlu son yıllarda. Yeşilin ürettiği oksijeni yok etmek üzere eksoz gazları, karbondioksitler, karbonmonoksitler, azotlar üretir oldu teknolojik yollarla. Doğaya ait canlıları yaşam alanında uzaklaştırmayı ise marifet saydı kimi zaman. Oysa doğal olan, doğaya gitmek için sessizce uzaklaştı hayatımızdan.
Unutmamalı her insan, küçük bir evrendir. Ve yaşam sevmekle, sevdiğinle bütün olmakla var olur.
Bütünü görüp sevebilmek temennisiyle,
Zamanında ve hakkıyla…